Halk arasında parodontoz olarak da bilinen periodontitis, genellikle sinsi bir şekilde başlar ve etkilenenler bunu ancak periodonsiyum zaten ciddi şekilde hasar gördüğünde fark eder. Günümüzde, bu hastalık, düzenli ağız hijyeni ve düzenli diş hekimi ziyaretleri ile kolayca önlenebilmesine rağmen, 45 yaşından itibaren diş kayıplarının en yaygın nedenidir.
SSS
Periodontitis nedir?
Halk arasında parodontoz olarak da bilinen periodontitis, hem periodonsiyumu hem de diş etlerini etkileyen kronik bir bakteriyel enflamasyondur. Periodonsiyum, diş etlerini, çene kemiğini, kök yüzeyini ve dişin kemiğe tutunmasını sağlayan lifleri içerir. Bu alanlardan biri iltihaplanırsa periodontitis olur. Periodontoloji, diş eti ve destek doku hastalıklarının önlenmesi, teşhisi ve tedavisi ile ilgilenen diş aparatlarının çalışmasıdır. Diş çürüğü ile birlikte periodontitis diş hekimliğinde en sık görülen hastalıktır. 45 yaşından itibaren periodontal hastalık aslında diş kaybının en yaygın nedenidir.
Periodontal hastalık ve periodontit arasında bir fark var mı?
Periodontitis terimi tıbbi olarak doğrudur ve periodonsiyum ve diş etlerinin kronik bir bakteriyel iltihabını tanımlar. Öte yandan periodontal hastalık, aslında inflamatuar olmayan, dejeneratif bir hastalığı tanımlar. Bununla birlikte, halk dilinde bu terimler birbirinin yerine kullanılmaktadır.
Hangi periodontitis formları vardır?
Apikal ve marjinal periodontitis olmak üzere iki formu vardır. Apikal formda inflamasyon kök ucunda başlar ve periodonsiyuma veya kemiğe yayılır. Bunun nedeni genellikle diş özündeki bakteriyel bir enfeksiyondur. Marjinal periodontitis diş eti çizgisinde başlar. Bu tip periodontitis, diş etlerinin iltihaplanması (gingivitis) sonucu oluşur.
Periodontitisin belirtileri nelerdir?
Periodontal hastalık genellikle sinsi bir şekilde başlar ve etkilenenlerin çoğu tarafından geç fark edilir. Periodontitisin ilk belirtisi, örneğin dişlerinizi fırçaladıktan sonra oluşan diş eti kanaması olabilir. Bu aşamada periodontal hastalık hala çok iyi bir şekilde tedavi edilebilir. Tedavi edilmezse diş etleri genellikle kırmızı, şiş ve hassastır. Dişlerin arasını fırçalarken veya temizlerken kanama oluyorsa bu, iltihabın dişler arası boşluklarda olduğuna işarettir. Bu aşamada da uzman hasarı tamamen onarabilir. Bu belirtileri görmezden gelmeye devam ederseniz, iltihap çene kemiğine yayılacaktır. En kötü durumda, bu artık dişleri tutamaz ve düşer. İlk belirtiler ile çene kemiğinin azalması arasında yaklaşık beş yıl vardır. Periodontitisin tipik belirtileri kanayan diş etleri, diş eti çekilmesi, hassas diş boyunları, kırmızı ve şiş diş etleri, kalıcı ağız kokusu, diş eti ceplerinden irin boşalması ve diş sallanmasıdır.
Periodontal hastalıkların nedenleri nelerdir?
Periodontal hastalık, bazı bakteri türlerinden kaynaklanan toksinlerin diş etlerine saldırmasıyla oluşur. Bu tür toksinler, diş eti çizgisindeki plağı düzenli ve tam olarak temizlemezseniz oluşur. Bu maddeler çoğalır ve vücudunuz artık bunlarla savaşamaz hale gelirse, iltihaplanma merkezleri gelişir. Periodonsiyum hastalıklı hale gelir ve diş etleri çene kemiğinden ayrılır. Sonuç olarak, içine bakteri ve virüslerin giderek daha fazla nüfuz ettiği sözde periodontal cepler oluşur. Ancak bu ceplerin temizlenmesi oldukça zordur ve profesyonel yardıma ihtiyacınız vardır. Diş eti iltihabının erken evresine diş eti iltihabı denir. Bu tedavi edilmezse periodontitis oluşur.
Hangi risk faktörleri periodontitisi teşvik eder?
Periodontitis gelişme riski çeşitli faktörlere bağlıdır. Özellikle yetersiz ağız hijyeni oldukça büyük bir risk faktörüdür. Sigara içmek, şeker hastalığı, obezite ve yüksek tansiyon da periodontal hastalıkları teşvik eder. Bunun yanında psikososyal stres, sağlıksız beslenme alışkanlıkları ve hamilelik ya da menopoz gibi hormonal değişiklikler de olumsuz etki yapabilir. Zayıf bir bağışıklık sistemi veya bağışıklık sistemi hastalığı olan hastaların da periodontal hastalık geliştirme olasılığı daha yüksektir.
Periodontitis bulaşıcı mıdır?
Periodontitis bakteriyel bir enfeksiyon olduğu için, temelde bulaşıcıdır. Bununla birlikte, damlacık enfeksiyonu gibi örneğin öksürükle bulaşması pek olası değildir. Öpüşürken veya çatal bıçak takımı, bardak veya diş hijyeni ürünlerini paylaşırken daha yüksek risk vardır. Ebeveynler patojeni çocuğa bulaştırabileceğinden, özellikle bebeklerde dikkatli olunması gerekir.
Periodontitis teşhisi nasıl konulur?
Periodontitis hastası olup olmadığınızı öğrenmek için herhangi bir şüpheniz olduğunda hemen bir diş hekimine veya periodontiste başvurmalısınız. Diş eti kanaması, sıcağa veya soğuğa duyarlılık ve ağız kokusu gibi semptomlar periodontal hastalığı gösterebilir. Bir uzmana ne kadar erken giderseniz, tedavi o kadar iyi olabilir. Dişleriniz zaten gevşek ve sallanıyorsa, tedavi genellikle daha uzun ve kapsamlıdır.
Diş hekimi tanıyı farklı şekillerde gerçekleştirebilir. Evreleme, tanı anındaki periodontitisin şiddetini gösterir. Burada diş etlerinin ne kadar çekildiği, ne kadar kemik dokusunun kaybolduğu ve hastalıktan dolayı kaç dişin dökülüp dökülmediği önemlidir. Derecelendirme, hastalığın derecesini gösterir ve periodontal hastalığın olası ilerlemesini tanımlar. A derecesi yavaş ilerlemeyi, B derecesi orta ilerlemeyi ve C derecesini hızlı ilerlemeyi ifade eder. Değerlendirme, hastanın tıbbi geçmişine ve genel durumuna göre yapılır.
Diş hekimi her tanının başlangıcında tıbbi bir öykü alır. Belirtilerinizi ve diş ağrınız olup olmadığını veya diş etlerinizin kanayıp kanamadığını soracaktır. Ardından genel değerlendirme yapılır. Oral mukoza, dişler ve periodonsiyumun durumu incelenir. Diş etlerinin değerlendirilmesi özellikle önemlidir. Diş etleri zaten çekildiyse veya kırmızımsı ve şişmişse, bu periodontitis olduğunu gösterir. Daha sonra diş hekimi dişlerde eksik ya da yapay diş olup olmadığını kontrol eder. Periodontitis olduğundan şüphelenilen dişlere soğuk su püskürtülerek diş hassasiyeti kontrol edilebilir. Diğer tanı yöntemleri, Periodontal Tarama İndeksi (PSI), X-ışını muayenesi, BOP ve PB indeksi, furkasyon tutulumu, diş hareketliliği ve aMMP-8 hızlı testidir.
Periodontal tedavi prosedürü nasıl işler?
Periodontoz tedavisinin amacı mümkün olduğu kadar çok dişi korumak (en iyi durumda elbette hepsini) ve periodonsiyumun iyileşmesini sağlamaktır. Her şeyden önce, hastalığın ilerlemesi durdurulur ya da yavaşlatılır. Bunu yapmak için soruna neden olan bakteriler çıkarılır. Temel tedavi sırasında lazer, küret, skaler, ultrason cihazı veya döner aletler gibi özel el aletleri ile tortular giderilir. Temel tedavi istenilen sonucu vermezse cerrahi müdahale gerekir. Periodonsiyumun durumuna ve periodontal ceplerin derinliğine bağlı olarak farklı teknikler kullanılmaktadır. Bunlara doku rejenerasyonu, büyüme faktörlerinin veya kemik materyalinin eklenmesi ve diş eti transplantasyonu dahildir. Temel tedavi ve/veya cerrahi müdahalelerden sonra takip ve idame tedavisi gelir. Tutarlı ağız hijyeni ve diş hekiminde düzenli kontroller burada özellikle önemlidir.
Periodontitisin temel tedavisi nedir?
Başarılı bir periodontal tedavi için ön koşul, hasta tarafından dikkatli ağız hijyeni ve bakteri plağı ve tartarın uzaklaştırılmasıdır. Lokal anestezi ile periodontal cepler; ince aletler, ultrason cihazı veya döner aletler ile temizlenir. Alternatif olarak bunun için lazer de kullanılabilir. Bu, periodontal ceplerin çok derin bölgelerine ulaşmayı mümkün kılar.
Bir sonraki adımda zararlı bakterilerin tekrar yapışmasını önlediği için diş köklerinin erişilebilir yüzeyleri düzeltilir. Çoğu durumda, bu temel tedavi yeterlidir. Çok şiddetli vakalarda, ek antibiyotik tedavisi gereklidir. Antibiyotikleri tablet şeklinde alabilirsiniz veya diş hekimi bunları jel veya merhem şeklinde doğrudan periodontal cebe koyar.
Periodontal hastalığı tedavi etmek için hangi cerrahi prosedürler kullanılabilir?
Periodontal cepler çok derin olduğunda ve temel tedavi istenen etkiyi göstermediğinde cerrahi müdahale gereklidir. Teşhise bağlı olarak, gerçekleştirilebilecek çeşitli müdahaleler vardır. Diş eti cepleri özellikle derin ve ulaşılması zor ise, hekim onları açacaktır. Bu işlem herhangi bir ağrı hissetmemeniz için lokal anestezi altında yapılır. Hekim, kök yüzeylerini ortaya çıkarır ve diş kökündeki plak veya tümsekleri giderir.
Periodonsiyum zaten periodontal hastalıktan ciddi şekilde zarar görmüşse ve çok sayıda bağ dokusu ve kemik tahrip olmuşsa, periodonsiyumu yeniden büyütmeyi amaçlayan tedavi uygulanır. Diş hekimi kontrollü doku rejenerasyonu sırasında küçük bir cerrahi işlemle kemik ve diş eti arasına ince bir zar yerleştirir. Bu, diş etlerinin çok hızlı büyümesini önler ve ayrıca periodonsiyum, kök element ve kemiğe yenilenmesi için yeterli zaman verir.
Buna bir alternatif, büyüme faktörlerinin eklenmesidir. Bu aktif bileşenler, temizlenmiş kök yüzeyine doğrudan uygulanarak yeni kemik oluşumuna ve periodontal ceplerin azalmasına neden olur.
Kemik veya kemik yerine geçen materyalin yerleştirilmesi de bir seçenektir. Hekimler, periodontal hastalık nedeniyle çene kemiği zaten önemli ölçüde gerilediğinde buna başvururlar. Bu, endojen kemik materyalinin veya yapay kemik replasman materyalinin transplantasyonu ile yeniden oluşturulabilir. Vücudun kendi materyali kullanılıyorsa, hekim çenenin arkasından kemiği çıkarır ve etkilenen bölgeye nakleder. Bu prosedürle, kemiğin kısmi, ancak tam olmayan bir şekilde oluşturulması mümkündür.
Diş boyunları veya diş kök bölümleri açıktaysa diş etlerinin rekonstrüksiyonu düşünülür. Etkilenenlerin çoğu için bu alanlar can sıkıcıdır ve aynı zamanda iltihaplanmaya daha yatkındır. Diş etlerini yeniden yapılandırmanın iki yolu vardır: serbest mukozal greft veya ilerletme flebi. Serbest mukoza nakli durumunda, diş hekimi damaktan bir parça mukoza zarını çıkarır, dişin etkilenen bölgelerine yerleştirir ve diker. İkinci yöntemde uzman, açıkta kalan dişin yakınındaki sağlıklı diş etlerinde bir kesi yapar, bu doku flepini açıkta kalan alan üzerinde kaydırır ve yerine diker.
Periodontitis hastalığında yeni bir protez ne kadar yararlıdır?
Hasta periodontal hastalık nedeniyle dişini kaybetmişse yeni bir protez mantıklıdır. Bunun nedeni, çiğneme sırasında çene kemiğine tekrar yük binmesidir. Böylece kemik kaybı önlenebilir. Ek olarak, protezler de estetik nedenlerle birçok hasta için bir endişe kaynağıdır. Yeni diş periodontoz tedavisi tamamlandıktan sonra yerleştirilir, aksi takdirde protezler ile dişin boynu arasında hoş olmayan kenarlar oluşabilir.
Periodontal tedavi ağrılı mıdır?
Günümüzde periodontal tedaviler ağrılı değildir. Lokal anestezik sayesinde tedavi sırasında neredeyse hiç ağrı hissetmezsiniz. Tedaviden sonra bile herhangi bir ağrı hissetmemelisiniz ancak diş boyunlarının başlangıçta biraz daha sıcaklığa duyarlı olabileceğini unutmamalısınız.
Periodontitis tedavisi sonrası bakım nasıl yapılır?
Periodontitis kronik bir hastalık olduğundan, sürekli takip bakımı gereklidir. Özellikle diş etleri belirgin şekilde çekildiğinde ve diş boyunları veya diş kökleri açığa çıktığında. Hastanın işbirliği de takip bakımında önemlidir. İyi ağız hijyeni uygulamalı ve dişçide düzenli kontroller yaptırmalıdırlar. Yılda en az bir kez diş hekimi tarafından profesyonel diş temizliği yapılmalıdır. Diş hekiminiz destekleyici periodontal tedavi (SPT) önerebilir. Kontroller üç ila en fazla on iki aylık aralıklarla gerçekleştirilir. Bu randevularda uzman, bugüne kadarki ilerlemeyi kontrol edecek ve dişleri temizleyecektir.
Periodontal hastalığın olası sonuçları nelerdir?
Periodontal hastalık mümkün olan en kısa sürede tedavi edilmelidir. Ancak, genellikle durum böyle değildir ve çok çeşitli komplikasyonlar ortaya çıkar. Bunlardan biri, diş bölgesinde belirgin doku bozulması olan bir irin topluluğu olan periodontal apsedir. Diğer olası sonuçlar, daha fazla kemik ve kök çözünmesine yol açan apikal granülom veya genellikle zararsız olan apikal kisttir. Sklerozan osteoid, kemik iliği pahasına çenedeki kemik dokusunun kalınlaşmasıdır. Apikal apse çok ağrılı ve pürülan bir iltihaptır. Bu, tedavi edilmezse vücudun diğer bölgelerine yayılabilir.
Çok ilerlemiş periodontitis sadece ağız boşluğunda ciddi sorunlara yol açmakla kalmaz, aynı zamanda tüm vücudu da etkiler. Oluşan diş ceplerinin açık yüzeyleri nedeniyle tehlikeli bakteriler kana karışabilir ve vücudun diğer bölgelerinde ikincil hastalıklara neden olabilir. Bunlar, kalp krizi veya felce yol açabilecek damar hastalıklarını içerir. Çalışmalar, periodontoz hastalarında kardiyovasküler hastalık riskinin sağlıklı insanlara göre 1,7 kat daha fazla olduğunu göstermektedir. Gestasyonel diyabet, tespit ve tedavi edilmeyen periodontal hastalığın sonucu olabileceğinden, hamile kadınlar ağız hijyenine özellikle dikkat etmelidir. En kötü durumda, bakteriler kan yoluyla doğrudan amniyotik sıvıya girdiği için bu erken doğuma yol açabilir.
Periodontitis tamamen tedavi edilebilir mi?
Periodontitisin seyri, büyük ölçüde hastalığın ciddiyetine ve hastanın işbirliğine bağlıdır. İlgili kişi ağız hijyenini ihmal ederse, tedavi çok uzun sürebilir ve sonrasında tekrarlama riski büyük ölçüde artar. Periodontal hastalık ne kadar erken fark edilir ve tedavi edilirse tedavisi o kadar iyi olur. Bununla birlikte, iyileşme sürecinin seyri de hastanın genel sağlık durumuna bağlıdır. Bağışıklık sistemi zayıflarsa, tedavi genellikle daha uzun sürer. Yaşın da önemli bir rolü vardır. Hasta ne kadar yaşlıysa, dokunun kendini yenileme ve yaraları iyileştirme yeteneği o kadar düşük olur. Tedavi hastalığın başlangıcında yapılırsa, periodonsiyumdaki hasarın tamamen restorasyonu mümkündür. Eğer durum böyle değilse ve periodontal hastalık tedavi edilmezse dişler kaybedilecektir.
Hangi durumlarda periodontal hastalığın tekrarlama riski vardır?
Periodontal hastalığın tekrarlama riski çeşitli faktörlere bağlıdır. Sigara içmeyen veya sigarayı beş yıldan uzun süredir bırakmış olan kişilerin tekrarlama riski düşüktür. Günde yaklaşık 20 sigara ile risk artar, bunun üzerindeki bir değer ile yenilenmiş periodontitis riski büyük ölçüde artar. Altta yatan hastalıklar da önemli bir rol oynamaktadır. Romatizma veya HIV gibi hastalıklar yenilenen periodontal hastalığı teşvik eder. Hastanın kemik yapısı ve yaşının yanı sıra beş milimetreden daha derin diş eti çıkıntıları da periodontal hastalığa neden olabilir. Hasta zaten sekizden fazla dişini kaybetmişse, periodontitisin tekrarlama riski yüksektir.
Periodontitis oluşumunu engellemek için doğru beslenme şekli nedir?
Periodontitisin nedeni ile mücadele etmek için iyi bir ağız hijyenine ek olarak diyette bir değişiklik gereklidir. Bu dengeli ve anti-inflamatuar olmalıdır. Özellikle tatlılar, buğday ürünleri ve et tüketiminin iltihaplanmayı önlediği kanıtlanmıştır. Şeker hastalığınız varsa kan şekerinizi kontrol etmeye ve karbonhidrat tüketiminizi azaltmaya özellikle dikkat etmelisiniz.
-
Magnezyum ve kalsiyum gibi mineraller dişleri ve kemikleri güçlendirir. Vücudunuza magnezyum sağlamak için günlük bir kuruyemiş, ayçiçeği tohumu, susam veya baklagil yemeniz önerilir. Kalsiyum esas olarak süt ürünlerinde bulunur. Bunlara tüketemiyorsanız susam, badem, yulaf, ıspanak veya karalahana kullanabilirsiniz.
-
Yeterli miktarda omega-3 yağ asitleri alımı da periodontal hastalık riskini azaltmaya yardımcı olabilir. Akut bir enfeksiyon durumunda, yağ asitleri doku hasarını azaltır, bu da iyileşme sürecinin genellikle daha hızlı olduğu ve diş eti ceplerinin daha az derin olduğu anlamına gelir. Doymamış omega-3 yağ asitleri diğer şeylerin yanı sıra somon, sardalya, ringa balığı ve kanola tohumu veya ceviz yağında bulunur.
-
Antioksidanlar, periodontal hastalık için diyetin bir diğer önemli parçasıdır. Bunlar iyileşmeyi destekler ve vücut bakterilerle savaşırken oluşan serbest radikalleri bağlar. Antioksidanlar çilek, fasulye, fındık ve meyve ve sebzelerde bulunur.
Periodontal hastalıkların oluşumu doğal ürünlerle engelleyebilir miyim?
Periodontal hastalık durumunda, evde hazırlayabileceğiniz doğal karışımlar da hastalığın iyileşmesine bir dereceye kadar yardımcı olabilir.
-
Papatya veya Aynısefa’dan yapılan durulamalar diş eti sorunları için uygundur. Bunların dezenfekte edici ve antienflamatuar etkisi vardır.
-
Yağ çekmenin yardımıyla ağız floranızı temizleyebilir ve diş etlerine lipidler ve omega-3 yağ asitleri sağlayabilirsiniz. Susam, ayçiçeği veya hindistancevizi yağı kullanın. Bunu yapmak için 1-2 çay kaşığı yağı ağzınıza koyun, 5-10 dakika çevirin ve tükürün.
-
Kabartma tozu aynı zamanda plakları çıkardığı ve bakteri üremesini engellediği için çok popüler bir ev ilacıdır. Kabartma tozunu suyla karıştırarak macun kıvamına getirin ve sabah ve akşam diş etlerine sürün. On dakika sonra ağzınızı çalkalamanız ve dişlerinizi her zamanki gibi fırçalamanız gerekir.
Periodontitis oluşumunu nasıl önleyebilirim?
Periodontitisten korunmak için ağız hijyenine özellikle dikkat etmelisiniz. Dişlerinizi günde iki kez florürlü diş macunu ile yaklaşık üç ila dört dakika fırçalayın. Dişlerinizin arasındaki boşlukları unutmayın! Diş ipi ve diş arası fırçaları bunları temizlemek için uygundur. Dil üzerindeki bakterileri temizlemek için günlük olarak bir dil kazıyıcı da kullanmalısınız. Diş fırçalarınızı yılda en az dört kez ve ayrıca soğuk algınlığından sonra mutlaka değiştirin. Yiyecek artıklarını ve bakterileri uzaklaştırmak ve ağız kuruluğunu önlemek için ağzınızı düzenli olarak suyla çalkalamalısınız. İyi profilaksi aynı zamanda doğru beslenmeyi, diş hekimine düzenli ziyaretleri ve profesyonel diş temizliğini de içerir. Ayrıca sigara içmekten kaçınmak en iyisidir. Araştırmalar, sigara içenlerin periodontal hastalık riskinin dokuz kat arttığını gösteriyor.
Periodontitis oluşumu hangi hastalıklarla ilişkilidir?
Periodontitis, genel bir hastalığın parçası olarak ortaya çıkabilir. Bununla birlikte, hastalığın periodontal hastalığa neden olup olmadığını veya sadece gelişimini teşvik edip etmediğini belirlemek genellikle zordur. Down sendromu, sistemik lupus eritematozus, şiddetli nötropeni, Papillon-Lefèvre sendromu veya Cohen sendromu gibi genetik hastalıklar periodontium iltihabını tetikleyebilir. Bu aynı zamanda HIV veya Crohn hastalığı veya ülseratif kolit gibi iltihaplı hastalıklar için de geçerlidir. Periodontal hastalığın seyrini etkileyebilecek hastalıklar arasında şeker hastalığı, obezite, osteoporoz, romatoid artrit, artroz ve depresyon yer alır.